Hasankeyf'in ilk keyfi
Nâzım ALPMAN
Batman'ın şöhreti sınırlar aşan turistik bölgesi Hasankeyf,
Artuklulardan bu yana en kalabalık gününü yaşıyor. Bütün ilçe antik
kentin merkezine toplanmış, Batman Valisi Efkan Ala'nın yaptığı
konuşmayı dinliyor. Kürsünün karşısında dizili sandalyelerde boş kalan
yok.
Bütün Türkiye'de kutlanan "Turizm Haftası"nın Batman ayağının açılış
töreni yapılıyor. Bu "sıradan" günü sıra dışı hale getiren Batman'ın
yeni atanan genç valisi Efkan Ala'nın çalışma yöntemindeki
farklılıktan kaynaklanıyor.
- Şimdiye kadar Turizm Haftası Batman'da otel salonlarında
yapılıyordu. Oysa yörenin en önemli kültür turizmi bölgesi Hasankeyf,
burada boynu büyük duruyordu. Turizm haftası turisti karşılayacak,
ağırlayacak olanlarla birlikte kutlanır.
Vali'nin görüşleri anında yankısını buluyor. Gençlerden destek
tezahüratı yükseliyor:
- Bravoooo. Eğlenelim, eğlendirelim!
Vali'nin ardından kürsü nizamını sağlayan hanımefendi, kadersiz
kadınlar kentine umut anonsu yapıyor:
- Sayın Duygu Asena şu anda aramıza katılmıştır, hoş geldiniiiiz!
Sesin yankılandığı karşı kayalıktaki mağaranın önünde genç kızlar
coşkuyla alkışlıyorlar. Yaşlı bir kadın iyi duyamıyor:
- Kim gelmiş kiiim?
- Kadınların kurtarıcısı Duygu Asena!
- Gelsin, gelsin de beni şu odun kırmadan kurtarsın.
Kalenin bedenleri
Vali'den sonra söz alan Hasankeyf Kaymakamı İsmail Kaygusuz,
konuşmasının sonunda bir davet yapıyor:
- Şimdi buyurun standlarımızı gezmeye
Önde protokol kitlesi arkada Hasankeyfliler, Romalıların milattan
sonra 1. yüzyılda yaptığı Doğu'nun en büyük kalesine doğru tırmanışa
geçiyorlar. Hasankeyf o yıllarda Doğu'nun süper gücü Sasaniler ile
Batının tartışılmaz savaş makinesi Romalılar arasında sürekli olarak
el değiştiriyor. Altın vuruşu Romalılar yaparak Hasankeyf Kalesi'ni
buraya dikiyorlar.
Kalenin dik yolu nefes kontrolü için soluklanmayı zorunlu hale
getiriyor. İşte o nefes arasında turizm başlıyor:
- Buyurun bir kilim verelim. Hasankeyf kitapçığı ister misiz? Yemek
var, ızgara kartpostal, küp testi, çay, börek, el işi danteller, masa
örtüleri.
Hepsi birbirinden güzel. Her virajda bir tanıdık ikramıyla
karşılaşıyorum. Üçüncü dönemeci de geride bırakınca Batman Vali
Yardımcısı Kemal Cirit, kocaman bir sandwiç uzatıyor:
- Nazım Bey burası aç karnına tırmanılmaz.
Kırık küpler derneği
Hasankeyf'in Dicle'ye bakışını anlatmak en uç noktadaki Küçük Saray'ı
yapan Eyyubilere ayıp olur. Sarayın tavanlarındaki küçük küpler,
"Bizden bin sene sonra burada yaşayacak olanlar kırıp içlerinde altın
arasınlar" düşüncesiyle değil izolasyon amacıyla konulmuş.
Dicle üzerine yeni köprü yapılırken kepçenin ucuna takılan içi altın
dolu büyük küp, Hasankeyf'teki bütün küplerin sonunu getirmiş. Tarih,
turizm, kültür yerine hazine avcılığına hizmet veren antik kent
kendisini sulara atmak ister gibi. Hasankeyf'in böyle düşündüğünü
sananlar onu Türkiye'nin ikinci büyük baraj gölü altına gömmek için 40
yıldır uğraşıyor. Hasankeyf Belediye Başkanı A. Vahap Kusen'nin sesi
tam bu noktada turizmin çığlığı gibi yankılanıyor:
- Bizim için kabus olan Ilısu Baraj Projesi'yle anılmak istemiyoruz!
Turizmle dans başkadır
Hasankeyf'in konukları Vali öncülüğünde tırmanışı sürdürürken aşağıda
gençlik başımda duman olayları hasıl oluyor. Batman Halk Eğitim
Merkezi Folklor Ekibi'nin neşeli gençleri, Orduevi Orkestrası
eşliğinde slov dansa başlıyorlar. Asker pop orkestrasının solistleri
Sakin Kaya ile Hakan Kılıçkaya, çocuktan yana sıkıntısı olmayan
Hasankeyflilerin moralini İzel'in şarkısıyla yükseltiyor:
"Mutluluğun sırrı çok açık, bir sen bir ben bir de bebek!"
Alana geldiğim ilk anda gönüllü asistanım olan Nihat Üner'e dönüp "Kaç
kardeşsiniz?" diye soruyorum. Mutluluk ötesi bir yanıt alıyorum:
- Dokuz!
Hasankeyf'in genç rehberlerinden olan 13 yaşındaki Nihat'ın ön büyük
kardeşi 35, en küçük kardeşiyse iki yaşında.
Yağmur konsere geldi
Törenin "esas çocuğu" olan Yeni Türkü grubunun konseri yaklaştığında
turizmin davetsiz misafiri, Vali'nin önüne bir sorun olarak geliyor:
- Efendim yağmur başladı!
- Yağmuru durduramayız, Yeni Türkü konserine başlasın.
Sahne düzeni doğal korunak olan dev kaya duvarın altında kaldığından
sanatçılar ve ses düzeni yağmurdan etkilenmiyor. Batmanlı gençlerinse
yağmur umurlarında bile değil... Derya Köroğlu da yağmura bir selam
gönderiyor:
"...Yağmurun bile böyle küçük elleri yoktu..."
Şarkıdaki küçük eller, kaya-sahnenin önünde sırılsıklam alkışlıyor
Yeni Türkü'yü...
Yağmur kimsenin hızını kesmiyor. Vali Yardımcıları Kemal Cirit,
Mustafa Kaya, Kaymakam İsmail Kaygusuz ve eşleri mağara evlerin
önündeki kaya balkona sıralanıp Hasankeyf'de Yeni Türkü keyfi
yapıyorlar. Onların üç adım ötesine çömelmiş konseri izleyen Suat
Yılmaz'a Yeni Türkü'yü soruyorum. Aşina bir yanıt alıyorum:
- Valla şahsen tanımıyorum, ama ismini duymuşluğum var!
Derya Köroğlu, Hasankeyf'in "kör talihini" de uğurluyor. Konser
bitiyor, yağmur duruyor. Herkes hoşnut, Yeni Türkü'nün tadı damaklarda
antik kentten ayrılırken günün yorumu Kemal Cirit'ten geliyor:
- Yağmur da konseri dinlemeye gelmiş!
Seyyah Vali
Batman'a üç ay önce atanan Vali Efkan Ala, halen görev yapan 80
valinin en küçüğü. Ala'nın turizme olan yatkınlığı gençlik yıllarına
dayanıyor. Sırt çantasıyla bütün Avrupa'yı dolaşıyor. Görmediği iki
ülke kalıyor: İsveç ve Finlandiya. Ala farklı bir Vali, değişik bakış
açısı var. Görüşlerinden bir bölümünü "tadımlık" olarak buraya
alıyorum:
- Biz her yeni şeyi risk olarak görüyoruz. Her riski de tahdit olarak
algılıyoruz.
- Sabahtan akşama kadar ziyaretçi kabul eden vali çok meşguldür. Ama
çok iş yapıyor anlamına gelmez. İş yapmak vatandaşın hayatını pozitif
yönde değiştirmektir.
- Vali ile kaymakamla kalkınan memleket yok.
- Valilerin yetkileri çok fazla, özellikle negatif yetkileri.
- Bu yıl susuz köy kalmayacak. Ama tören yapmayacağız. Bu çağda susuz
yaşatmak ayıptır, ayıbın da töreni olmaz.
- Pozitif iletişimde başarılı olamıyoruz, negatif iletişimden
besleniyoruz.
- Gelişmiş bir ülke de kamu erki, yaptıklarıyla değil yapamadıklarıyla
değerlendirilir. Zaten o erkin varlık nedeni hizmet etmektir.
AKŞAM GAZETESİ
21 Nisan 2003 Pazartesi