Hasankeyf
Ebu Simbel Gibi Olmasın
Gila BENMAYOR
Hasankeyf
Gönüllüler Derneği" Avrupa’da olduğu sırada, Nurol
şirketi de aynı tarihlerde aynı şehirlerde başka yönde
"lobicilik" çalışmaları başlatmış. Yani Hasankeyf meydan
savaşı bir anda Avrupa’ya taşınmış. Arslan, "Bir yerde iyi oldu.
Avrupalı şirketler kimlerin olaya daha bilimsel ve gerçekçi
yanaştığını öğrendiler" diyor.
Özellikle Dubai dönüşü, Hasankeyf ile ilgili bir yazı
yazmak anlamlı geliyor. Neden derseniz... Kültür mirasımızın ne
denli önemli olduğunu Dubai’yi görünce anlıyorsunuz da ondan.
Dünyanın "en büyük" gökdeleni Burj Dubai’nin inşasına
girişen, gökdelenin yanında dünyanın "en büyük" alışveriş
merkezini de yapmaya hazırlanan Dubai’ye ikinci gelişimde de
gözlerim boşuna geçmişten bir-iki şey aradı.
Belki gizli bir köşede vardır ama benim yolumun üzerine
"tarihi bir taş parçası" bile çıkmadı. Zaten Dubaililerin
iftiharla gösterdikleri tek şey, modern binaları.
Gönüllüler Avrupa'da ikna turunda
Yüzyıllar boyunca balıkçılık ve inci avcılığıyla geçinmiş olan
küçük bir Bedevi köyünün böylesine bir deve dönüşmesi, kabul
ediyorum ki büyük bir başarı. Ama bu "yapay dünya", adım başı
geçmişin izlerini taşıyan bir yerden gelen bizlere yabancı. İşin
doğrusu bu.
Bu girizgáhtan sonra, gelelim yıllardan beri sular altında kalma
tehdidiyle karşı karşıya kalmış olan Hasankeyf’teki son
duruma. Tam Dubai yolculuğu öncesi "Hasankeyf Gönüllüler
Derneği" Başkanı gazeteci Arif Arslan’dan gelen e-posta
durumu özetliyor. Gönüllüler Derneği, yöreden birkaç belediye
başkanı, bazı mimarlarla birlikte Avrupa’ya "ikna turuna"
çıkmış.
Aynı anda karşı lobi faliyette
İkna edilecekler arasında Hasankeyf’te baraj inşaatına
hazırlanan konsorsiyumun şirketleri, bakanlık yetkilileri,
siyasiler var. Sanırım bu şirketlerin hangileri olduğunu
hatırlatmakta yarar var bir kez daha. Avusturya’dan Va Tech,
Almanya’dan Zubling, İsviçre’den Alstom,
Türkiye’den Nurol.
Arif Arslan, "ikna turu"nun hayli başarılı geçtiğini söylüyor.
Yalnız şöyle bir durum olmuş: "Hasankeyf Gönüllüler Derneği"
Avrupa’da olduğu sırada, Nurol şirketi de aynı tarihlerde aynı
şehirlerde başka yönde "lobicilik" çalışmaları başlatmış. Yani
Hasankeyf meydan savaşı bir anda Avrupa’ya taşınmış. Arslan,
"Bir yerde iyi oldu. Avrupalı şirketler kimlerin olaya daha
bilimsel ve gerçekçi yanaştığını öğrendiler" diyor.
Baraj, Dünya Bankası normlarına uymuyor
Peki durum hangi aşamada? Hasankeyflilerin Avrupa çıkarması,
kafalarda olan soruların daha da artmasına yol açmış. Özellikle
titizlikleriyle bilinen İsviçreli yetkililer, proje hakkında
bazı kuşkuları olduğunu itiraf etmişler. Arslan’ın e-postasını
aldıktan sonra aklıma Va Tech’in Türkiye’deki
temsilcileriyle görüşmek geldi. Görüştüm de.
Adını veremeyeceğim üst düzey bir yetkili, Hasankeyf’te baraj
yapımı için verilen tüm raporların Dünya Bankası normlarına
uyduğu iddiasında. Oysa Atlas Dergisi’nin "Hasankeyf’i
Kurtarma" kampanyasını destekleyen Doğa Derneği öyle
demiyor. Derneğin elindeki raporlar, yapılması planlanan barajın
Dünya Bankası normlarına uymadığını savunuyor. Doğa Derneği,
Hasankeyf ile ilgili süreci adım adım izliyor iyi ki. Hangi
raporlar internet ortamında yayınlanmış, hangileri yayınlanacak
iyi biliyor.
Va Tech ile görüşmeme dönersek, karşımdaki yetkili, Hasankeyf’in
Mısır’daki Ebu Simbel Tapınağı gibi taşınabileceğini
söylüyor. Hatta taşınmasından sonra Hasankeyf’e ilginin
artacağını iddia ediyor. "Mısır örneğine bakarsanız öyle oldu"
diyor. Yanılıyor. Çünkü Hasankeyf asla Ebu Simbel gibi olamaz.
Olmamalı da.
Hasankeyf’in dokusu, mimarı yapısı tamamiyle farklı.
Kayaları taşırsınız ama mağaraları asla
Bunu, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay da bir raporunda belirtti.
Hasankeyf’te uzun yıllar boyunca kazılar yapan Prof. Dr. Oluş
Arık da. Zaten gözünüzün önüne getirin dilerseniz.
Mısır’daki tapınak, kayalardan oluşma. Hasankeyf’in dokusu ise,
taşınması mümkün olmayan mağaralar bir yana daha fazla tuğla.
Çok daha nazik. Bu yüzden Hasankeyf’in, Ebu Simbel olmasına izin
vermeyelim diyorum.
Hürriyet
PAZAR
19.06.2006