Ben de Hasankeyf gönüllüsüyüm!
Taraf Gazetesi/İBRAHİM GÜNEL
Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlu Hasankeyf’teki tarihî eserleri kurtarmak için Çevre Etki
Değerlendirme Raporu’nda yer alan daha küçük dört baraj seçeneğini de
değerlendirdiklerini ancak maliyet artışı getirdiği gerekçesiyle
reddettiklerini açıkladı.
Hasankeyf’in su altında kalmasına yol
açacak Ilısu Barajı’nın yapımına Alman, Avusturya, İsviçre’li
kuruluşların kriterlere uymadığı içinTürkiye’ye kredi garantisi
vermemesine karşın AKP Hükümeti projeyi gerçekleştirmeye kararlı.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, baraja karşı çıkanları konuyu
bilmemekle suçladı ve projeyi gerçekleştirecek imkânları olduğunu
belirterek, bir anlamda meydan okudu. Eroğlu, kamuoyunu yıllardır
meşgul eden Ilısu Barajı konusunda Taraf’ın sorularını yanıtladı.
Sizce Ilısu Barajı’nın Türkiye için önemi nedir?
Sizin de bildiğiniz gibi dünyanın en büyük projelerinden biri GAP ve
Ilısu Barajı da onun önemli bir parçası. GAP’ta enerji alanında
projenin yüzde 75’ini, sulamada da yüzde 25’ini tamamladık. Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nin içme suyu ihtiyacının da yüzde 95’ini tamamladık.
Geçmişte Fırat üzerinde büyük taşkınlar yaşandı. Etrafındaki topraklar
da her zaman çorak kaldı. GAP kapsamında sırasıyla yapılan Keban,
Karakaya, Atatürk, Karkamış ve Birecik barajları, o bölgeye hayat
verdi. Bugün Gaziantep, GAP sayesinde bambaşka bir şehir olmuştur.
Şimdi aynı şekilde Dicle Vadisi’ni kalkındırmak istiyoruz. Dicle
üzerinde ciddi bir proje yoktu. Sadece önce Kralkızı, sonra da Batman
Barajı ve Hidrœlektrik Santralı (HES) yapılmış. Sulamadığınız zaman
mahsul yetiştirmeniz fevkalade zor. Ilısu, bu bölgede yapılması
gereken önemli barajlardan birisi ve o bölgeye hayat verecek. Bir defa
debileri dengeleyecek. Bazı mevsimlerde su fazlasıyla akıyor.
Dolayısıyla taşkınlar oluyor ve boşa akıp gidiyor. Bu yüzden
komşularımıza da bir fayda getirmiyor. Çünkü onların ihtiyaç duyduğu
yaz aylarında su olmuyor. Baraj, Türkiye’ye yılda 600 milyon dolar
katma değer sağlayacak.
Buna sulama da dâhil mi?
Bu sadece elektrik. Sulamadan da yılda 200 milyon dolar gelir elde
edilecek. Bir de Türkiye’deki bazı kişiler “Büyük barajların devri
geçmiştir” veya “Türkiye’de artık baraj yapılmasın” diyor. Türkiye’nin
coğrafi konumunu bilmeyen kişiler bunu söyleyebilir ama bilim adamları
bunu söylemez. Çünkü Türkiye’de yağışlar eylül sonunda başlar marta
kadar sürer. Halbuki en büyük su ihtiyacı yaz aylarındadır. Onun için
Türkiye’de yağışlı mevsimlerde yağan yağmurları yaz aylarında
kullanmamız gerekir. Bir de taşkınlar büyük felaketlere yol
açabiliyor. Mutlaka barajlar, bentler yapılması gerekir ki gelen su
kontrol edilebilsin.
Kamuoyunda tarihî Hasankeyf ilçesinin sular altında kalacak olması
tepkiyle karşılandı. Siz ise baraja karşı çıkanları bilgisizlikle
suçladınız.
Hasankeyf’i hayatında görmeyenler, ahkâm kesiyor. Maalesef STK’lardan
bazıları sanki Hasankeyf’in tamamı sular altında kalacak gibi
broşürler dağıtıyor.
Ne kadarı sular altında kalacak?
Bugünkü Hasankeyf’in yüzde 20’si sular altında kalacak. Tarihî
eserlerin büyük çoğunluğu ve en eskileri yukarı şehirdedir. Eğer Ilısu
Barajı olmasaydı acaba “Hasankeyf’i kurtaracağız” diyen insanlar, daha
önce ortaya çıkacak mıydı? Zaten Hasankeyf asırlardır vardı ve ilk
defa biz koruma altına aldık. Sayın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay bize “Sizin Hasankeyf için ayırdığınız para, Türkiye’deki diğer
arkeolojik kazılar için bakanlığımın bir yılda ayırdığı bütçeye
denktir” dedi.
Ne kadar para ayırdınız?
Bugüne kadar Hasankeyf için 13 milyon TL ödedik. Yalnız bu geçmiş
fiyatlarla ve eskalasyon için enflasyon rakamlarıyla çarptığınızda 20
milyon TL eder. Ayrıca 120 milyon TL daha ayırıyoruz.
Bu sırf kazı için mi?
Kazı ve koruma için. Netice itibariyle, Hasankeyf’i Kurtarma
Girişimi’ne sesleniyorum: Ben en büyük Hasankeyf gönülüsüyüm. Maden
kurtarmak istiyorsunuz, gelin ortak bir hesap açalım, bunu TRT gibi
bir kurum yapabilir, en büyük katkıyı da biz koymak üzere oraya para
yatıralım. Çünkü korunmasını isteyenlerin arasında büyük paralar
kazanan sanatçılarımız var. Bugün dünyanın en muhteşem mozaikleri
Tunus ve Türkiye’dedir. Bu da Birecik Barajı inşaatı sayesinde
Zeugma’dan çıktı.
Ilısu Barajı’nın Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu’nda Hasankeyf
ilçesinin kurtarılması için birkaç seçenek öne sürülmüş. Birincisinde
barajın duvar yüksekliği 515 metre yerine 495 metreye, kapasite olarak
da 1200 megavatlık kurulu güç 600 megavata, yıllık enerji üretimi ise
3,6 teravattan 2,3 teravata düşmüş.
Yarı yarıya düşüyor.
Kurulu güç düşüyor ama elektrik üretimi değil. Bir de daha küçük Ilısu,
Hasankeyf, Botan, Garzan barajları seçeneği irdelenmiş. Bu da baraj
maliyetini yüzde 20, enerji üretimi ise yüzde 13 azaltıyor. Neden bu
seçenekler dikkate alınmadı?
Bunların tamamı projeyi hedefinden şaşırtmak için.
Ama bu seçenekler DSİ’nin ÇED Raporu’nda yer alıyor.
Neticede ÇED Raporu’ndaki seçeneklere göre belki
Hasankeyf’teki sular altında kalacak tarihî eserler daha az olacak ama
bir kere suyu bu kadar büyük miktarda biriktiremezsiniz. İkinci de
alçak barajlar yapınca, her birine ayrı bir işletme, HES, enerji nakil
hatları inşa etmeniz lazım. Bunlar da maliyetleri katlıyor.
O maliyetler dikkate alınmadı mı?
ÇED’in ruhu gereği alternatifleri de tartışmanız gerekir. Yoksa
projenin bütünü açısından bunu yapamazsınız. Hasankeyf’te çarpık bir
şehirleşme hâkim olmuş. Orayı cazibe merkezi haline getirmek
istiyorsanız, alçak barajlar yapıp Hasankeyf’i bu şekilde çirkin
bırakmaktansa, enerji üretiminden kazandığımızı yeniden yerleşime
ayıralım, aynı yerde, üstelik yukarı şehrin tam karşısında muhteşem
oteller, ticaret merkezleri, kültürel park alanı yapacağız. Yukarı
şehir de gecedondu vasfından kurtularak, koruma altına alınacak. Oraya
turistler gelip para bırakacak.
Yeni Hasankeyf için yöreye özgü tarihî mimari mi seçildi?
Hasankeyf’te 90 metrekare genişliğinde iptidai bir kütüphane var.
Sayın Başbakanımız talimat verdi, kümbet şeklinde muhteşem bir
kütüphane yapacağız. O bölgenin insanları iptidai konutlardan ister
müstakil isterse 119 metrekare olan o bölgenin mimarisine uygun
konutları seçecek. Bu TOKİ tarafından düzenlenen büyük bir yarışmayla
hazırlandı. Yalnız herkes Hasankeyf’ten konuşuyor ama Ilısu Köyü’nden
kimse bahsetmiyor. Ilısu Köyü’nde 125 metrekarelik, yanında traktör
koyacağı mekân, artı ahırı ve samanlığı olan, muhteşem villalar
yapıyoruz. İnşaata başladık. Bir de şu anda Hasankeyf’te kanalizasyon
ve atıksu artıma tesisi yok.
Kanalizasyon nereye dökülüyor?
Dicle nehrine. Çöpler vahşi şekilde toplanıyor. Elektrik tesisatı da
iptidai. İçme suyu arıtma tesisi de yok. Hasankeyf’in tümü için
altyapı planlama çalışmalarını tamamladık. Hatta sayın Başbakanımız
yeniden yerleşim planlarını görünce “Burada kapalı spor salonu ve
stadyum yok. Bunları da ekleyin” diye talimat verdi, onları da
ekledik.
DSİ’nin internet sitesinde yeni kurulacak arkeolojik parka dokuz tane
eski eserin taşınacağını gördüm. Onların dışındakiler ne olacak? Bazı
bilim insanları tarihî eserlerin yöreye özgü kum taşından yapıldığını,
söküldüğü anda yeniden biraraya getirilemeyeceğini, öne sürüyor.
Bu konuda kararı Kültür ve Turizm Bakanlığı verecek. İlk defa
Hasankeyf’teki bütün kültürel varlıklar, en ileri teknolojiyle
sağlanan görünümleri, röleve projeleri, fotoğrafları ile kayıt altına
alındı. Sualtında kalacak olan dokuz tane eser var.
Yalnızca bu taşınacak eserler mi sualtında kalıyor?
Bunlar kumtaşıdan değil, türbe hariç çoğu da taştan yapılmış. Tabii bu
taşıma işlemini Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tavsiyeleri
doğrultusunda yapacağız. Bu eserleri üçe ayırmak mümkün. Tamamen
taşınacak olanlar var. Bunu yapmak için de teknoloji var. Çok özel
tekniklerle bohçalıyorsunuz. Nihayetinde bunlar çok büyük eserler
değil. Onları oraya monte etmek mümkün. Bir kısmı için de “Bunları
kayda alalım, su altında kalsın” deniyor. Dünyada sualtı arkeolojisi o
kadar gelişti ki adeta cazibe merkezi haline gelebilir.
Bildiğim kadarıyla su konusunda uzman bir bilim insanısınız. Ilısu
Barajı’nın göl alanı da 300 kilometrekare ve milyonlarca ton su
tutacak. Bu su altında kalacak yapılar üzerinde muazzam bir basınç
oluşturup, onları dağıtmaz mı?
Eserlerin içerisi de suyla dolduğu için binaların hem içine hem de
dışına gelen kuvvet aynı oluyor. Kapalı bir kutuda olsa dediğiniz
doğru. Bugüne kadar kazılarda 3 bin 300’den fazla eser çıktı. Bunların
bir kısmı Mardin bir kısmı da Diyarbakır Müzesi’nde ama biz burada
arkeolojik park alanında muazzam bir müze yapma kararı aldık. Buradan
çıkan eserleri de bu müzede sergileyeceğiz.
Geçen hafta üç ülkenin kuruluşları Ilısu Barajı’na kredi
garantisi vermedi. Siz de “Yapacak gücümüz var. Biz bunu kendimiz de
yaparız” dediniz. Bu küresel kriz şartlarında bunu yapacak gücünüz
gerçekten var mı?
Gücümüz var ve geri ödemesi kolay.
Baraj inşaatı 1,2 milyar avro. Yeniden yerleşim için de 800 milyon
avro harcanması gerekiyor. Sizi zorlamaz mı?
Yeniden yerleşim için 1 milyar 250 milyon dolar harcayacağız.
Parayı nereden bulacaksınız?
Öncelikle muhatabımız konsorsiyum. Yüzde 100 kredi getirmek koşuluyla
bu işi aldılar. Kredi garanti kuruluşları da kredinin tamamını
kaldırmış değil.
Kredi garantisinin şartları da belli ama...
Önce garantiyi verdiler ama yeniden yerleşim, kültürel varlıkların
korunması gibi bir takım şartlar öne sürdüler. Ben onlara zaten
Hasankeyf’in kendi tarihim ve kültürel varlığım olduğunu söyledim.
Onları en iyi şekilde korumak, o bölgeyi cazibe merkezi haline
getirmek zaten benim görevim. Sonuçta sadece ihracat kredi
garantilerini çektiler. O da 408 milyon avro gibi bir para. 2,5-3
milyar avro gibi bir projede 400 milyonun bir kıymeti olur mu?
Bunu konsorsiyumun sağlama olasılığı var mı?
Şu anda konsorsiyum kredi alıp alamayacağı konusunda çalışma yapıyor.
Alamazsa, biz hazırız. Çünkü bu para en az altı yılda ödenecek. Bizim
için de büyük bir yük değil. Şu anda bizim bakanlığımızın bütçesi 10
milyar TL.
Bu bütçeye DSİ de dâhil mi?
Dâhil, netice itibariyle yılda ayıracağımız 500 milyon TL ile beş-altı
senede bitiririz.
Konsorsiyum çekilirse, DSİ mi yapacak?
Konsorsiyuma bir aylık süre tanıdık. Zaten bankalardan aldıkları 800
milyon avro civarında paraları var. İhracat kredi garanti
kuruluşlarının garanti edeceği kısım, elektrik üretecek santral
teçhizatı için. O da baraj inşaatının sonuna doğru gelecek.
Dolayısıyla şimdiden kredi anlaşmalarını tamamlayıp inşaata
başlayabilirler. Yok istemiyorlarsa, hemen tasfiye ederiz. Hemen
yatırım usulüyle ihale eder, yapar geçeriz. Zaten DSİ’nin yarım
yüzyıllık tecrübesi var ve dünyada baraj inşaatlarında ilk üçe giren
bir kuruluş. Benim sadece İSKİ Genel Müdürlüğü de dahil yaptığım baraj
sayısı şu anda 140 civarında.
Neden böyle bir yol seçtiniz?
DSP-MHP-ANAP hükümeti döneminde uluslararası anlaşma yapılmış. 1990’lı
yıların sonuna ait bir Bakanlar Kurulu kararına göre, baraj için kredi
getirmek kaydıyla Almanya, Avusturya, İsviçre ve Türk firmalarından
bir konsorsiyum oluşturma kararı çıkmıştı. Devlette devam esastır ve
hükümetimiz de bu karara uydu.
Istanbul - 19.07.2009