Hasankeyf'in Değerini
Eller Biliyor!


Eyyüp SEYREK

Bu mağaralarla kaplı şehrin mimarisi dünya tarafından keşfedilememiştir. Olayı Berlin Mimarlık Fakültesi’ne taşıyacağım. Geniş çaplı bir araştırmaya geçilmesi için de hazırladığım raporu sunup, çektiğim diaları sergileyerek Hasankeyf’i tanıtmaya çalışacağım.”

Sular altında kalmaya hazırlanan tarihi zenginliğimiz Hasankeyf’in değerini bütün dünya anlıyor ve çalışma yapmak istiyor. Yukarıdaki sözleri de, Alman Mimar Peter Vansberg söylüyor...

Bir yıl önce bölgede gezi amaçlı olarak gelip incelemelerde bulunan Berlin Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin girişimleri Hasankeyf’le ilgili yeni bir çalışma başlamasını sağladı. Alman öğrencilerin okullarına götürdükleri mağaralar zinciri görüntüleri, fakülteye bağlı enstitünün yöneticilerini harekete geçirdi. Onların girişimi üzerine, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ile işbirliği içinde Alman Mimar Peter Vansberg ile asistanlarından oluşan heyet çalışmalarına başladı.

Tarihi Hasankeyf ilçesinde bulunan mağaraların gözden kaçtığını belirten uzmanlar, yeniden mercek altına alınmaları için harekete geçti. Dünyanın en büyük mağara hazinesine sahip olan Hasankeyf’te çalışmalara başlayan Peter Vansberg, bölgenin salt görünümüne değil, tarihi eserlerine de hayran kaldığını ifade ediyor, “Hasankeyf mucizelerle kaplı. Tarihi bir zenginliğe sahip. İlk çalışmalarımızda elde ettiğimiz veriler bizi doğrudan hazinelerin adresine taşıdı. Yaklaşık 5000 civarında mağaranın bir arada olması eşine ender rastlanacak, hatta rastlanmayacak bir zenginlik. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ile işbirliğine geçtik. Hasankeyf tarihini araştırdık. Bir giz gibi saklanan, gözlerden uzak tutulan mağaralar zinciri, dünyanın en büyük hazinesi ve harikalarından biri. Çalışmalarımız sonucunda hazırlayacağımız tanıtım broşürlerini Almanca olarak bastırarak Berlin Teknik Üniversitesi aracılığı ile dağıtacağız.”

Hasankeyf'e sansür

Vansberg, Hasankeyf ilçesi ile ilgili olarak daha önce gazetemiz Evrensel’de çıkan haberlerden duyduğu memnuniyeti de dile getiriyor. Türkiye medyasının Hasankeyf’e duyarsız kalmasından yakınan uzman, Mezopotamya tarihinin yeterince incelenmediğini ve kamuoyuna sunulamadığını ifade ederek, tarihi eserler üzerine son bir yıllık arşivlerinde yer alan haberlerin fotokopilerini alarak bir broşür hale getireceğini belirtiyor. Mimar Vansberg, “Saklı kalmış ve izleri bile gün ışığına çıkartılmayan, yeniden karanlıklara gömülmek istenilen bu şaheser ilçenin, Kültür Bakanlığı ve mimarlık fakülteleri tarafından irdelenmesi gerekiyor. Biz fakülte olarak Hasankeyf’in bu güzel görünümü üzerine projeler hazırlayıp üzerinde çalışmalar yapacağız” diyor.

Mezopotamya uygarlıkları üzerinde araştırmalar yapan Prof. Dr. Olmuş Arık ise, “Kültür ve uygarlıkların kaynaştığı bir pota olan, aydınlanmada öncü rol oynayan Mezopotamya’yı, aynı zamanda tarihle iç içe, zenginliklerin abidesi olarak karşımızda görüyoruz” diyor. Ancak bu abide bugün sular altında kalmak üzere geri sayıyor.

Bilgiler Berlin'de

Almanya’nın başkenti Berlin’de bulunan Amerikan Kütüphanesi’nin Tarih Araştırma ve İnceleme bölümlerinde bilgisayarlara yüklenen ve tamamen Almanca olan Hasankeyf’le ilgili bilgiler bulunuyor. Bu kaynaklar üzerine görüşlerini açıklayan emekli öğretmen ve Araştırmacı-Yazar A. Ballı, dört eserde yer alan ve bilgisayar ortamına aktarılan yazı ile fotoğrafların büyük bir bölümünün çizim olduğunu, bir bölümünün araştırılmadan ve vesikalara dayanmadan verilmiş bilgiler olduğunu belirtiyor. İranlı, Iraklı ve Suriyeli tarihçilerle yapılan incelemelerde, sözü edilen alanların büyük bir bölümünün Ruha (Urfa) ve Harran-Viranşehir’de olduğunu tespit edildiğini söylüyor. Halen Berlin Teknik Üniversitesi’ne bağlı iki akademide çalışmaların sürdüğünü açıklayan Ballı ve Hasan Yıldız, elde edilecek verileri derleyerek Berlin’deki Amerikan Kütüphanesi’ne, Türkçe, Arapça ve Almanca olarak yüklemeler gerçekleştirecek. Hasankeyf ile ilgili görüşlerini de açıklayan Ballı şunları söylüyor, “Aslına bakılırsa bu çalışmalar Harran Üniversitesi’nin asli görevidir. Ama onlar bu ihtiyacı karşılamaktan çok uzak!”

Hasankeyf tarihi

Hasankeyf’in kuruluşu hakkında bugüne kadar gün ışığına çıkan net bir bilgi sağlanamamış. Halen devam eden arkeolojik kazılardan elde edilen bulgular ışığında şehrin tarihine ilişkin tartışmalar yapılıyor. Hasankeyf’in jeopolitik yapısı, çok eski bir yerleşim merkezi olduğu ihtimalini güçlendiriyor. Şehir, mağara devrinden kalma 5 binden fazla mağara barındırıyor. Bunlar, yörenin mağara devri başkenti olduğu kanısını uyandırıyor. Arkeolojik kazılardan elde edilen veriler, MÖ 2000-1000 yıllarına kadar gitmesine karşın, kesin bulgulara rastlanmıyor. Hasankeyf’in MÖ 7. yy’da Genç Asurlular döneminde kurulmuş olabileceği iddiası var. Kalenin kuruluşu MS 4. yüzyıla rastlıyor. Bu yüzyılın ortalarında Âmid (Diyarbakır) çevresini ele geçiren Bizans İmparatoru Kostantinos tarafından, bölgeyi korumak amacıyla iki nehir arasında “sınır kaleleri” olarak inşa edilmiş çok sayıda eser bulunuyor.

O dönemde inşa edilen iki kaleden biri olan “kaya-kale” anlamında Hesnâ-Kehpâ (Hasankeyf Kalesi), MS 363’te Erzen bölgesinin merkezi oldu. Kale alanında çok sayıda mağaranın bulunması nedeniyle de dünyanın en büyük mağara merkezi olma unvanını elde etti. Karanlıkta kalan tarihi gibi isminin kökeni konusunda da bir netlik yok. Hasankeyf’in MS 10. yüzyıldan itibaren karşımıza “Hısn Keyfâ” olarak çıktığını görüyoruz. Sular altında kalarak karanlıklara gömülmeye hazırlanan Hasankeyf’in kendisi gibi tarihi de karanlıklar içinde.

Geçmiş dönemlerde bu bölgede hüküm süren uygarlıklar konusunda bir netlik yoksa da, buraya en yakın merkezlerden Âmid (Diyarbakır), Cizre, Viranşehir gibi şehirlerin yer aldığı Mezopotamya bölgesinin tarihine göz atılarak bazı verilere ulaşmak mümkün:

Sümer şehir devletleri MÖ 3200-2350, Akad İmparatorluğu MÖ 2350-2050, Eski Asur İmparatorluğu MÖ 1800-1375, Eski Babil MÖ 3895-1595, Kassitler MÖ 1595-1174, Hurri Mitaniler MÖ 15 ve 14 yy.lar arası, Orta Asur İmparatorluğu MÖ 1375-1047, Yeni Asur İmparatorluğu MÖ 883-612, Yeni Babil İmparatorluğu (Kaldaniler) MÖ 625-539, Pers İmparatorluğu MÖ 539-331, İskender İmparatorluğu MÖ 304-64, Seleukos Krallığı MÖ 64-MS 395, Bizans İmparatorluğu MS 395-637.

Evrensel Gazetesi
7.7.2002