Elli yıllık Batman, on bin yıllık Hasankeyf...
Suavi KEMAL
Charles Dickens, Fransız İhtilali döneminin
Paris ve Londra"sında geçen
İki Şehrin Hikâyesi romanını, "Zamanların
en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü" cümlesiyle başlatır.
Batman ve
Hasankeyf"in hikâyesinde aynı cümlelerle başlamak gerekir.
Bir şehrin düşüşü, bir diğerinin de yükselişidir söz konusu olan.
Gerçi bu iki olay arasında sebep-sonuç ilişkisi de kuramayız.
Zira Batman henüz
İluh Köyü iken Hasankeyf tarihteki yerini çoktan almıştır. Yine
de bu Hasankeyf ile Batman"ın zıt kutuplar olduğu gerçeğine halel
getirmez. İki
ayrı dünyadır Batman ve Hasankeyf. Bir yanda 10 bin yıllık bir geçmiş
vardır. Diğer
yanda ise 50 yılın bile "fazla" sayılabileceği bir şehir söz
konusudur. Bir petrol şehridir Batman. En
merkezi yerlerinden birinde "heykel" gibi duran petrol kuyusu pompası
rasgele bir anıt değildir.
Tamamen betonarme binalardan oluşan Batman şehrinin tüm
güncelliği, Hasankeyf"in Roma, Emevi,
Artuklu eserlerinin taşıdığı tarihle tam bir zıtlık arz
etmektedir.
"Modern"itenin
ithal edilmesi peşinde şimdi bize normal gelen hatta aksi bile
düşünülemeyen kimi çelişkileri de getirmiştir. Bu
çelişkilerden en ilginçliklerinden biri de Hasankeyf"te yaşananıdır
elbette.
İnsanlar 1970"lere kadar mağaralarda yaşamıştır Hasankeyf"te. Daha
sonra ise "beton" blokların saltanatı başlamıştır ki böylece yazın
serin, kışın sıcak tutan "ilkel" mağaraların yerini, yazın sıcak,
kışın serin olan modern "mekânlar" almıştır.
Bir yirminci yüzyıl şehri olan Batman ise bugün betondan ibaret... Tek
katlı beton binaların tepelerinden çıkan "demir filizler" her an yeni
katların yapılacağının habercisi.
Bir yanda 1937 yılında bucak haline getirilen, belediyesi 1955"te
kurulan, 2 Eylül
1957 tarihinde ilçe yapılan, 1990"da
Türkiye"nin 72. ili ilan edilen Batman, diğer yanda ise
Bizansla Sasani İmparatorluklarının ele geçirmek için kapıştığı, Hz. Ömer
zamanında fethedilen,
Emevilerin,
Abbasilerin,
Artukluların,
Selçukların,
Osmanlıların hükümferma olduğu Hasankeyf& Ne
yazık ki Hasankeyf"i 1970"lerde gündemimize sokan olay
Ilısu Barajı"nın projesinin telaffuz edilmeye başlaması olmuş.
Hasankeyf bir zamanlar başkentti ve sular altında kalmak üzere.
Ancak Batman"ın hiç olmazsa unutulmaz bir geçmişi var. Her
ne kadar Mısır"da
1961 ile 1969 yılları arasında inşa edilen
Assuan Barajı dolayısıyla baraj gölünde kalacak
Abu Simbel Tapınağı gibi Hasankeyf"te bulunan tarihi eserlerin
"taşınacağı" söylense de, bu Hasankeyf"in mağaralarının, henüz toprak
altında bulunan kültürel zenginliklerinin "suya" kurban edildiği
gerçeğini değiştirmiyor.
Hasankeyf Kurtarma Kazıları
Başkanı Prof. Dr.
Mehmet
Oluş Arık"ın "Hasankeyf, doğa ile insanın el ele verip oluşturduğu
müthiş bir yapıdır. Ana
dili
Arapça olan üç kuşağı bünyesinde barındırır. Hasankeyf, doğa ile
insanın el ele verip oluşturduğu müthiş bir mimarlık tarihi müzesidir.
Bu eşsiz kültür merkezinin sular altında yok olmasına izin vermeyelim. Baraj
yapıldığı takdirde, Hasankeyf ve buradaki tarih yok olup gidecek.
Eserleri alıp götüremeyiz.
Bunları yerinde korumak gerekiyor.
Eserlerin kurtarılması için muazzam bir proje şarttır" sözlerine
kulak vermek gerekiyordu ama baraj inşaatına başlandı bile. İluh
Köyünü Batman yapan "enerji" kaygısı Hasankeyf"i sulara terk ediyor
maalesef.
Böylece tarihte Moğol
istilasından sonra bir daha belini doğrultamayan Hasankeyf, yediği
cumhuriyet darbesi ile tamamen silinmiş olacak.
Batman"ın yükselişi ise maalesef "Yıldızın
Parladığı Anlar" tadı vermiyor. Çünkü
bir
Urfa, bir
Gaziantep,
Diyarbakır çıkmaz Batman"dan.
Sonuçta kente şimdiki zenginliğini katan petrol tükenen bir
metadır ve Batman"dan da bölgeyi Dubai
yapacak kadar bu "üründen" çıkacak gibi görünmemektedir.
Söz
buraya gelmişken biraz da şom ağızlılık yapalım. Batman"ın batacağına
ilişkin bir iddia var. Bu iddiada bulunanlar 90`lı yıllarda
Atatürk Parkı çevresinde aniden ortaya çıkan, derinliği 150
metreye varan bir çukur ancak binlerce kamyon molozla
doldurulabildiğini söylüyorlar. Batman civarında bulunan bir Sümer
şehrinin bu şekilde kaybolduğu ifade ediliyor.
Umulur ki bu iddiayı zaman tekzip eder ve "hızlı" kentleşmenin
ürünü olan günümüz Batman"ı zaman içinde şehir kültürünü de üreterek.
Ancak şu bir gerçek ki eğer Hasankeyf sular altında kalmasaydı
Batman"ın da kendine bir kimlik inşa etmesi çok daha kolay olurdu.
Milli Gazete
7 temmuz 2008