Randevu
Metin MÜNİR
5 Ağustos'u ajandanıza kaydedin. Randevumuz var. O gün Ilısu
Barajı inşaatının başlamamasının birinci yılını kutlayacağız.
Geçen sene 5 Ağustos'ta Başbakan Tayyip Erdoğan, doğuya gidip büyük
tantanalarla Hasankeyf yakınlarında kurulacak Ilısu Barajı'nın
temelini attı. O günden bu yana bir tek çivi çakılmadı.
Hasankeyf Belediye Başkanı Abdulvahap Kuşen'i telefonla aradım.
"Herhangi bir fiziki çalışma yok" dedi, "belirsizlik devam ediyor".
AKP iktidarının en büyük altyapı işi olacak olan baraj ihale
yapılmadan Türk, Alman, Avusturya ve İsviçre şirketlerine tahsis
edilmişti.
Proje için finansman bulunmadan temel atıldı. Bugün de bulunmuş değil.
Tam oldu derken yabancı finansörlerden İsviçreli Zuercher Kantonalbank
geçen ay konsorsiyumdan çekildi.
Konu hâlâ ortada.
Ilısu Barajı'nda iki tatsız olay var. Birincisi, eşsiz bir tarihi ve
arkeolojik hazine olan Hasankeyf ve çevresinin sular altında kalacak
olmasıdır.
İhale yok, tahsis var
İkincisi, ihaleyle yapılması gereken işin tahsisle yapılmasıdır. Bu,
her ne kadar kılıf uydurulduysa da yasalara aykırıdır ve barajın çok
pahalıya tamamlanmasına neden olacaktır.
İhaleyle yapılması gereken bir iş keyfi olarak iktidara yakın
şirketlere tahsis edilirse akla birtakım soruların gelmesi
kaçınılmazdır.
Bir de bu var:
Projenin maliyeti ilk aşamada, finansman giderleri hariç, 1.2 milyar
euro'dur (1.45 milyar dolar). Bunun kabaca üçte biri yabancı bankalar
tarafından, gerisi Türk bankaları tarafından sağlanacak.
Yabancı banka kredileriyle Almanya, Avusturya ve İsviçre'den satın
alınacak makine ve ekipman temin edilecek. Türk bankalarının
sağlayacağı krediyle inşaat yapılacak. İşin Türk kısmı çabucak
halloldu. Ama yabancı banka kredilerinde sorunlar çıktı, çünkü
Hasankeyf'in sular altında kalmasına karşı olan Avrupa sivil toplum
kuruluşlarının hükümetler ve bankalar üzerine büyük baskısı var.
Yabancı kredi ısrarı
Türk bankaları, Hazine'ye "Onlara boş verin, kredinin tamamını biz
karşılamaya hazırız" dediler.
Ama hükümet, "Kalsın, istemeyiz" cevabını verdi.
İşin püf noktası buradadır. Hükümet, Ilısu Barajı'nı ihalesiz verirken
kendine "Dış kredili işler ihalesiz yapılır" şeklinde bir mazeret
buldu. Eğer finansmanın tamamını Türk bankaları sağlamış olsaydı bu
mazeret tebahhur edecek, ihale yapmak zorunda kalacaktı.
Hükümet ihale yapmak istemediği için yabancı bankaların kredisinde
ısrar ediyor. Bunun için bir türlü inşaat başlamıyor.
Bence işin en acı tarafı da şu: Bu konuda Danıştay ve Hazine gibi her
türlü eleştirinin üzerinde olması gereken kurumlar ve Cumhurbaşkanlığı
Denetleme Kurumu gibi en üst düzey bir kontrol mekanizması bile aciz,
çaresiz veya iktidarsız.
AK olarak bilinmek isteyen AKP'nin ak falan olmadığını görmek için
Hasankeyf'ten uzağa gitmeye gerek yok.
Milliyet gazetesi;
15 Temmuz 2007