Elveda Ilısu

Metin MÜNİR

Gene olmadı. Ilısu Barajı’nı yapmayı önce 1997’de Necmettin Erbakan hükümeti denedi. Proje, ihalesiz olarak İsviçre konsorsiyumu Sulzer Hydro ve ABB Power Generation’a verildi. Finansmanı aynı ülkeden Union Bank of Switzerland (UBS) sağlayacaktı.
Ama çevreci gruplar ayağa kalktı, çünkü tarihi Hasankeyf kasabası sular altında kalacak, on binlerce insan evinden barkından olacaktı. Hükümetin ise önlem alma gibi bir derdi yoktu. Sonunda herkes -yabancı devletler, kredi kuruluşları, bankalar, yükleniciler- geri çekildi. İş yattı.
El alışkanlığıyla Erdoğan da, aynen Erbakan gibi, projeyi ihalesiz olarak bazı şirketlere verdi. Özel bankalardan 754 milyon euro civarında kredi alındı. Almanya, Avusturya ve İsviçre ihracat kredi garanti kuruluşlarından 534 milyon euro’luk destek sağlandı.
Ama birinci denemeden hiçbir şey öğrenilmemiş, gene çevre koruyucu önlemler alınmamıştı.
Gene ortalık kalktı oturdu. Ve dün üç devlet krediyi geri çektiklerini açıkladı. Özel bankalar tarafından sağlanan ve bir miktarı kullanılmış olan kredi de otomatik olarak askıya alınmış oldu.
Eski Enerji Bakanı Hilmi Güler’in “Hükümetin son taç projesi” dediği Ilısu’nun temeli Erdoğan tarafından neredeyse tam üç yıl önce atılmıştı. Ama ne finansman vardı ne de çevreye, insanlara ve tarihi eserlere verilecek zararı asgariye indirecek önlemler.
Hükümet, her zaman olduğu gibi doğanın, tarihin ve vatandaşların üzerinden silindir gibi geçeceğini sandı. Ama baraj yapmak eskisi kadar kolay değil. Eğer Batı kredileri söz konusu ise, uluslararası örgütlerin getirdiği standartlara uyulmadan artık baraj yapılamaz.
Almanya, Avusturya ve İsviçre yetkilileri, hükümeti bu standartlara uymaya zorlamak için Çevre Bakanlığı’nın önüne kalın bir önlem paketi koymuştu. Ama bakanlık işin altından kalkamadı, çünkü çevreyi ve çevrede yaşayan insanları saymak, alışkanlıkları arasında değildi.
Şimdi ne olacak?
Üç devletin hükümete verdiği son altı aylık mühlet dün sona erdi ve kredi iptal edildi. “Bu iş bitti” dedi konuştuğum bir ihracat kurumu yetkilisi: “Kredinin yeniden hayata geçirilmesi söz konusu değil.”
Bir özel bankacı ise “Kredi sözleşmesinde, ihracat kredisi ortadan kalkarsa özel kredi de geri çekilir şeklinde bir madde var” dedi. “Ama karşımızda devlet var. İş iki telefona bakar. Bekleyip görmek lazım.”
Hükümet barajı isterse dış devlet kredisi olmadan yapabilir ama bunun için hiç hoşuna gitmeyen bir şey yapması lazım: ihale açmak. Finansmanı devlet kredilerinden sağlamak hükümet için projeyi ihalesiz verme kapısı idi. Bu kapı şimdi kapandı.
Bakalım şimdi ne hinlik düşünecekler.

Milliyet gazetesi,
8 Temmuz Çarşamba 2009