Zeugma ve Hasankeyf'i kurtarmak

Ruhat Mengi

Tebrikler Sayın Cumhurbaşkanım, sizi Zeugma (Belkıs) antik kentinin baraj suları altında kalmasını engellediğiniz için can-ı gönülden kutluyoruz. Ülkesinde her olup biteni izleyen, her konuda duyarlı bir "Cumhurbaşkanı" örneği verdiniz, binlerce teşekkür.

Bugüne kadar sanat tarihçilerin, sanata kültüre duyarlı kuruluşların, vatandaşların çabası karşılıksız kalmış, tam ümit kesilmişti ki Hızır gibi yetiştiniz. Yalnız yine de önemli bir eksik var;
Kentin baraj suları altında kalması şimdilik sadece 10 gün geciktirilmiş durumda ki bu kesinlikle yeterli bir zaman değil. Lütfen düşünün, 10 gün sizin özel eşyalarınızın Köşk'e taşınması için bile yeterli bir zaman değil. Enerji Bakanı Ersümer "Baraj inşaatını yapan firma tazminat istemiyoruz derse bu süre uzatılabilir" demiş. Oysa Zeugma'yı iyi bilen bilim adamları buranın son derece değerli bir antik kent, yapılanın ise çok büyük bir hata olduğunu söylüyorlar. Bakanlar Kurulu'nun acilen karar alması ve gerekiyorsa firmaya aylık 30 milyon dolar tazminatı vererek, çalışmalara hiç değilse bir iki ay zaman kazandırması zorunluluğu var. Türkiye'de ne 60 milyon dolarları yolsuzluklarla yitirdik de sesimiz çıkmadı. Böyle bir değer için harcamışız çok mu? Lütfen hükümetin bu kararı alması için de ilginizi esirgemeyin..

Güneydoğu Anadolu Kalkınma Planının (GAP) bir parçası olarak yapım sürecinde olan Ilısu ve Karkamış barajları da benzer şekilde Hasankeyf'teki binlerce yıllık tarihi kalıntıların, kökü Asur medeniyetine kadar uzanan bir kültürün, Selçuklular döneminden kalan muhteşem eserlerin yok olmasına neden olacak.

3 bin yıllık tarih sular altında

Hasankeyf'in önemini 1960'lı yılların sonunda fark ederek oraya koşan ve arkadaşlarıyla birlikte tarihi eserleri kurtarmaya çalışan Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Oluş Arık bakın ne diyor;
"Bu bölgede ilk büyük felâket devlet eliyle 1964 yılında oldu. Türkiye-Irak-Suriye transit yolu yapılırken muteahhit kimseye sormadan güzergâhı harabelerin içinden geçirdi. Anıtlar, harabeler mahvoldu.

1974'te Cevdet Sunay burayı ziyaret ettiğinde halkı, aslında bir sığınak gibi sıcaktan koruyan mağaralarda yaşıyor görünce "Hemen evler yapın" diye emir verdi. Kötü, çirkin ve mağaralardan daha rahatsız evler yaparak atık sularıyla, foseptik kazılarıyla kalıntılara zarar verdiler. 1978'de önemi farkedilerek SİT alanı ilan edildikten kısa süre sonra, başka kurumlar buraya Ilısu Barajı yapılması için karar aldılar. Sn. Özal'a 50-70 yıllık ömrü olan baraj için 2-3 bin yıllık tarihi yok etmeyin dediğimde "Yapmak zorundayız" cevabını verdi. O günden sonra biz kişisel çabalarımızla eserleri kurtarmaya ve ciddi bir Kurtarma Projesinin önemini anlatmaya giriştik."

1998 de Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın büyük bir ödenek sağlamasıyla Hasankeyf'te bir Ortaçağ Şehir Merkezi'nin ortaya çıkarıldığını söyleyen Prof. Arık "86'danberi çalışma yapmamıza rağmen henüz Hasankeyf'teki değerlerin üçte birini hiç görmedik" diyor.

Prof. Oluş Arık ve kültür varlıklarını kurtarmak için Bakanlık'la birlikte çalışan ODTÜ TAÇDAM'dan Doç. Dr. Numan Tuna Hasankeyf'te başlanacak barajlar için "Aslında yapılmaması gerekir ama mademki yapılmaları bölge kalkınması açısından bu kadar önemli o zaman maksimum sayıda eser kurtarılıp, geri kalanlar için de kusursuz bir belgeleme yapmak şart. Bu da verilen zamanda imkânsız" diyorlar.
Tarihimizi, kültürümüzü korumak için gereken tek şey zaman, bunu lütfen sağlayın Sn Sezer!

Sabah Gazetesi
6 Haziran 2000