Zeugma
kurtulacak
ya Hasankeyf?
Sabahat Demir
Türkiye Gazetesi
Ülkemizdeki zengin tarihi mirası koruma açısından İş
Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Tofaş Murahhas Azası Jean Nahum,
Türsab Başkanı Başaran Ulusoy, Tema Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca'nın
başlattıkları; Türkiye Gazetesi de dahil olmak üzere büyük gazetelerin
desteklediği Zeugma'yı kurtarma girişimi çok önemli bir başlangıç.
Böylesine güçlü bir sivil hareketin Zeugma'yı kurtaracağından şüphem
yok.
Ama Ilısu Barajı'nın su toplama havzasının yerleştirildiği coğrafyada
makus kadere boyun bükmüş, acı sonunu bekleyen; inanılmaz tarihi
zenginliğe sahip mütevazı görünüşlü Hasankeyf ne olacak? Onu kimler
kurtaracak?
Geçen yıldan beri ne zaman niyetlendiysem Hasankeyf'e
gitmek kısmet olmadı. Ama Mezopotamya bölgesine hakim olan kavimlerin
en gözde yerleşim yerlerinden biri olan Hasankeyf'e ilgim ve merakım
sürüp
gidiyor.
Bursa "Tarihi Kentler Birliği"
toplantısında tanıştığım Hasankeyf Belediye Başkanı Vahap Kusen,
buranın adeta bir açık hava müzesi olduğunu söyleyerek, medyanın
ilgisine rağmen kurtarılma konusunda yetkililer tarafından ciddi bir
atılımın yapılmamasından
şikayet etti. Kendisine konuyla ilgileneceğimi söyleyerek yöreyle
ilgili doküman göndermesini rica
ettim. İki gün önce kendisinden Hasankeyf'le ilgili web
adresleri geldi.
Hemen bunlardan Hasankeyf'le ilgili bilgileri ve fotoğrafları içeren
bir web sayfasını açtım. Sivil gönüllülerin çektiği fotoğraflar
buradaki tarihi eserleri gözler önüne serme açısından oldukça tatmin
ediciydi. Nerdeyse gidip yerinde görmüş gibi oldum. Meraklıları için
bu web adresini yazıyorum :
http://www.hasankeyf.itgo.com
İnsanlığın en eski yerleşim
birimlerinden olan Hasankeyf'in ne zaman ve kimler tarafından
kurulduğu bilinmiyor. Bu konuda yazılı bir kaynak da yok. Ancak,
tarihi geçmişinin Milattan öncesine dayandığı biliniyor.
Milattan sonraki ilk asırlarda Bizanslılarla Sasaniler arasında el
değiştirmiş. Dördüncü asrın sonlarında buraya sağlam bir kale yapan
Bizanslıların hakimiyeti, yedinci asırda, halife Hz. Ömer devrinde,
Müslümanların burayı fethetmesiyle sona ermiş.
Halifeler döneminin ardından Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler,
Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler ve Osmanlılar buraya hakim olmuş.
Dicle nehrinin kenarında yer alması, o günlerde ticaretin önemli bir
kısmının nehir yoluyla yapılması sebebiyle Hasankeyf, ticaret ve
ekonomi bakımından gelişmiş.
1232 yıllarında Eyyubilerin hakimiyeti sırasında bölgeyi istila eden
Moğollar, burayı harabeye çevirmişler. 14. asrın başlarından itibaren
Eyyubiler, Hasankeyf'i yeniden imar etmeğe başlamışlar. Sultan
Süleyman döneminde Hasankeyf en parlak dönemini yaşamış. Hakimiyet
1515 yılında Osmanlılara geçmiş.
Evet, Hasankeyf, binlerce yıllık macerayı içeren bir
tarih. Ama biz, bu tarihi sulara gömmeğe çalışıyoruz.
Buna hangi yürek dayanır?
Hangi vicdan?