Sergimizle ilgili olarak
değerli dostum Nihat Ekinci'nin, Batman Çağdaş gazetesindeki
köşesinde yer alan yazı... İlgisinden dolayı kendisine
gazetesine teşekkür ediyorum...
Bir sergi ve Mehmet Masum SÜER
Nihat Ekinci
nihat.ekinci@hotmail.com
Bart aracılığı ile düzenlenen
Halkıs dağı tırmanışında tanıştık kendisiyle. İçinden gelen
bir sevgi ve bağlılıkla Hasankeyf´imize ve bizlere gönül
bağı ile bağlanmıştı. O bizi biz onu sevdik. İlimizde Bart
bile birlikte bir de sergi açtı. Sizlerinde tanımanızı
istedik. İşte kendi anlatımı ile bir fotoğraf sanatçısı ve
gönül dostumuz; Mehmet Masum SÜER (http://www.hasankeyf.itgo.com)
“Hasankeyf´e ilgim 1990´lı
yılların başlarında başladı. İnternet teknolojisinin
gelişimiyle birlikte 1996 yılında http://www.hasankeyf.itgo.com
adresi adında, Hasankeyf´i tanıtıcı ve Ilısu Barajı´nın
yapımına karşı kampanya ve etkinliklere destek vermek
amacıyla bir siteyi oluşturdum. Bu site aynı zamanda
internette ilk Hasankeyf sitesi oldu. Bu sitem, tam 562
haftadan beri aralıksız yayınını sürdürüyor. Bölgemizde
şiddetin yoğun yaşandığı bir dönemde bazı çevreler, bu
girişimimi ´Bu da nereden çıktı?´ dercesine tuhaf
karşıladılar. Ancak şimdi hak veriyorlar.
Sitemde,
Hasankeyf´in eski ve yeni fotoğraflarına yer veriyorum.
Ayrıca ilçedeki tarihi yapı ve değerler tanıtılıyor. İlçeyi
ziyaret etmeyi düşünen yerli ve yabancı turistler için
rehberlik bilgileri yer alıyor. Siteminin bence en önemli
özelliği, Hasankeyf´teki gelişmelerle ilgili olarak bir
arşiv oluşturmasıdır. ´Hasankeyf´le ilgili olarak yazılanlar
ve söylenenler bölümünde´ çok değişik dünya görüşlerine
sahip yazarların Hasankeyf´le ilgili olarak yazdıkları çok
sayıda yazı var. Ayrıca haber ve araştırmalar da yer alıyor…
Sitem, bu konuda araştırma
yapan medya ve akademik çevreler için önemli bir kaynak…
Türkiye´den ve dünyanın hemen tüm ülkelerinden üniversite,
akademi ve medya kuruluşlarından her gün çok sayıda kişi
ziyaret etmekte. Zaman zaman benimle direkt ilişkiye girerek
fotoğraf ve bilgi istemektedirler.
Fotoğraf öyküme
gelince; 1976 yılında başlayan gazetecilik (muhabirlik)
yaşamımda fotoğraf makinesinin önemli bir yeri oldu. O
yıllarda yoğun haber temposu içinde sanatsal ve belgesel
anlamda fotoğraf çalışmaya pek fırsat olmadı. Zaten fırsat
da olsa 1980´lı yıllardan sonra bu anlamda çalışacak ne
moral ne de ortam vardı! Makineyi gören polis ve askerler,
silah görmüşçesine çılgına dönüyordu. Vatandaşa yöneltsek
makineyi, “Çekme! Neden çekiyorsun! Polis misin? Yoksa Türk
basınından mı!” şeklindeki öfke dolu sözlerle karşı karşıya
kalıyorduk… Aslında bu anlamda da bölge kayıpları yaşadı.
Kültürel yaşamın doğal akışı izlenemedi ve belgelenemedi.
Örneğin giyim-kuşamdaki değişiklikler ve veya kentsel
değişimler gibi.
Yıllarca analog makinelerle
çekim yapmıştım. Beş yıl kadar önce dijital makinelerle
yeniden fotoğraf çekmeye başladım.. Tarihi yapı ve kültürel
değerler üzerinde yoğunlaştım. Şu anda ağırlığım Hasankeyf
ve Diyarbakır merkezlerinde. Çektiğim obje, tarihi veya
kültürel bir yapı veya bir değer de olsa estetize ederek
sunmayı seviyorum. Tabii ki orijinalliğini bozmadan.
Belgesel
fotoğrafçılık yapıyorum. Çevreme, tarihime ve kültürüme
sorumluluğumun bilinciyle bu işi yapıyorum. Kültürel yaşam
akışını, gelecek nesillere aktarma anlamında belgelemek
gerekir. Buna inanıyorum. Bu inançla çalışıyorum..
Geçen yıl, GAP Belediyeler
Birliği ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi´nin birlikte
yürüttükleri ve iki yıl kadar süren bir proje sonucunda
“Doğu ve Güneydoğu´ya Farklı Bir Bakış” adlı 700 sayfalık
bir gezi rehberi yayınlandı. Türkçe ve İngilizce dillerinde
ayrı ayrı.. Bu kitabın kapağında ve içinde, Hasankeyf ve
Diyarbakır bölümlerinde 40 kadar fotoğrafım yer aldı.
Direktörlüğünü İngiltere Kent Üniversitesi´nden değerli
dostum Kameel Ahmady´nin yaptığı projeye fotoğraf
çekimlerimle katıldım.. Kitabın tanıtım resepsiyonunda
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Baydemir, bu
çalışmalarımdan dolayı beni bir plaketle ödüllendirdi…
´Ödüllendirme´ diyorum, gerçekten bu çalışma ve sonunda
aldığım plaket, benim için fotoğrafçılık yaşantımın en büyük
ödülü oldu…
Geçenlerde, Silopi Kültür ve
Sanat Festivali´nde yaşadıklarım ise en kötü ve üzücüsü
oldu.. Diyarbakır´dan yola çıkarak gittiğim ilçede amacım
festivali izlemek ve özellikle artık yavaş yavaş kullanımdan
kalkan Botan kadın ve erkek giyimlerini etkinlikler içinde
belgelemekti.. Büyük bir heyecanla gittiğim ilçede maalesef
hala bir anlam veremediğim bir yaklaşımla, tanınmama ve
amacım bilinmesine karşılık fotoğraf çekmeme izin verilmedi.
Bu gün de hiç unutamayacağım ve beni derinden etkileyen, en
kötü günlerim arasında yer aldı.. On binlerce kişinin
katıldığı bir festivalde sadece bir fotoğraf makinesi ve bir
kamera çekim yaptı!..
Benim için özel bir yeri olan
Batman´da, sevdiğim fotoğrafçı dostlarımla bir sergiye
katılmış olmaktan büyük mutluluk duydum. Sergide emeği geçen
herkese teşekkür ediyorum. Saygıdeğer Batman halkına selam
ve saygılarımı gönderiyorum…”
21 mayıs 2010
Batman Çağdaş gazetesi