Hasankeyf
Nasıl Kurtarılır?
Prof. Dr. Tümer URAZ
Rastlantı
sonucu son beş yıl içinde 3 kez Hasankeyf'e gitme
olanağını buldum. Uzun bir dönemden beri tartışılan baraj
konusu, nihayet Başbakan'ın temel atma töreniyle yeni bir şekle
girdi ve toplumun yüreğine su serpmek için de "tarihi
varlıkların" ayrı bir yere taşınacağı yönünde söz verildi.
Hasankeyf'in bulunduğu yöre, iki elin avuçiçini birleştirerek
oluşturacağımız çukurluğa benzer biçimde bir arazi yapısına
sahiptir. Gerçekten bu avuçiçi çukurluğun ön tarafı herhangi bir
şekilde kapatıldığında oldukça önemli bir düzeyde su
birikintisinin sağlanacağı kolayca anlaşılmaktadır. Oluşacak bu
su birikintisi, yani baraj (!) Hasankeyf'i camisiyle,
minaresiyle, köprü ayakları ve kalesiyle (tasa atılmış bir cisim
görünümünde) en derin yerinde tutacaktır.
Yalnızca Türkiye için değil, tüm insanlığın da önemli bir kültür
varlığı sayılan değerlerin başka bir yere taşınması nasıl olur?
Bir gidişimde "bilmem hangi" ağanın, başka bir yere taşınmış
olan konağına bizi götürdüler. Olayı anlatan genç rehber, "bu
konağın taşlarının tümü numaralanarak bilmem nereden nereye
taşındığını ve birleştirilerek binanın oluşturulduğunu" söyledi.
Böyle bir söyleme, 40 kişilik grup içinden ilk itiraz benden
geldi. Çünkü taşlar çok yeniydi ve çok düzgün bir şekilde
kesilmişti.
Şimdi düşünelim: Hasankeyf'in Dicle üzerine kurulmuş olan köprü
ayakları, camisi, minaresi; her babayiğidin kolaylıkla
çıkamuyacağı yükseklikte bulunan kale kalıntıları ve eşine başka
bir yerde rastlanmayacağını bildiğim kapı üstü motifleri, ne tip
bir taşımayla buradan alınabilir? Geçenlerde gazetelerden
birinde "Hasankeyf köpükle kaplanıp taşınacak" diye bir haber
okudum. Tam toplumumuza uygun bir öneri! Bekleyelim, çok daha
orijinal taşıma şekilleri ortaya çıkacaktır!
Türkiye'nin bu konuya kafa yoracak insanları (ve tabii
uzmanları) var. Onların dediklerine kulak verip bir yol
seçilmelidir. Tek başına elektrik üretimi ve birkaç on yıllık
gereksinim için bu varlığımız heba edilmemelidir. Olur olmaz
konular üzerinde ülkemize değişik alanlarda uzmanlar davet
edilmekte ve görüşler alınmaktadır. Bana göre bu konu da dünyaya
açılmalıdır. Hasankeyf'i görüp duygulanmamak mümkün değil. Ama
müzelerini Nasrettin Hoca 'nın türbesine dönüştüren bir
toplumda, bu duygu kaç kişide uyandırılabilir? Temel atma töreni
öncesinde, sabahlayarak eylemlerini ortaya koyan duyarlı
insanlarımızı kaç gazete yazdı?
Sayın Emre Kongar 'ın bir sözcüğü, "kafakarıştırıcılar" ifadesi
çok hoşuma gitmektedir. Şimdi de bir siyasetçimiz, "Barajın su
seviyesi 31 metre aşağıda tutulursa Hasankeyf kurtulur"
önerisinde bulundu. Korkarım biz değişik kafakarıştırıcılarla
uğraşırken baraja su verme zamanı gelir geçer.
Cumhuriyet Gazetesi
29 ağustos 2006