Hasankeyf yok olacak
mı?
Betül
ARK
Doğa Derneği,
Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin korunması için Ilısu Barajı’na karşı
2005 yılında başlattığı çalışmaları hızlandırmış durumda... Hasankeyf...
Batman-Midyat karayolu üzerinde, kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle
nehri kıyısında sanki bir masal şehir...
Sahip olduğu zengin tarihsel yapılar nedeniyle, 1981 yılında bütünüyle
sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış. Ne zaman kurulduğu tam
olarak bilinememekle birlikte, şehrin jeopolitik yapısı ve kazı
buluntularına göre bölgede insan yerleşimi MÖ 4000 civarında başlamış.
İlk yerleşimciler, büyük olasılıkla Dicle nehri boylarındaki mağara ve
vadilerde yaşamaktaydı.
“Hasankeyf Yok Olmasın” kampanyası çerçevesinde, ilçede bir ofis açan
Doğa Derneği, Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin korunması için Ilısu
Barajı’na karşı 2005 yılında başlattığı çalışmaları hızlandırmış
durumda...
Dicle Nehri üzerinde yapılması planlanan Ilısu Barajı, şu anda
dünyanın en çok tartışılan baraj projesi... On yıldan bu yana çevre ve
insan hakları örgütleri projenin kültürel, ekolojik, insani ve politik
etkilerine karşı mücadele vermekte...
Barajın inşa edilebilmesi için Devlet Su İşleri’nin yerine getirmesi
gereken 153 ön şartı denetleyen uluslararası bilirkişi heyeti, bugüne
kadar şartların hemen hiçbirinin gerçekleştirilmediğinin altını çizdi.
Yaklaşık iki yıl sürmesi beklenen çalışmalar sebebiyle, baraj inşaatı
bir süre daha durabilir.
Ilısu, Suriye-Irak sınırına yaklaşık 65 kilometre uzaklıkta, 75 bin
kilometrekarelik bir alanı kapsayan, dünyanın en büyük sulama ve
elektrik üretimi projelerinden biri olan GAP Projesinin bir parçası...
Öngörülen 22 barajdan şimdiye kadar yarısı tamamlanmış durumda...
Ilısu Barajı, ilkbaharda oluşan sel sularını toplayarak su seviyesinin
en yüksek olduğu dönemlerde ve elektriğin en çok talep edildiği
saatlerde üretime geçecek şekilde planlanıyor. Yaklaşık 8 yıl sürmesi
beklenen inşaatın yapımı, bir engel çıkmazsa bu yıl başlayacak...
Maliyeti 1.2 milyar Euro. Kullanılabilirlik süresi ise, 50 ila 80 yıl
arası...
Ilısu Baraj Projesi, 400 kilometre uzunluğundaki (Dicle ve Dicle’ye
akan sular ve kolları dahil) doğal nehir kıyısı ekosistemi ve bu
ekosisteme birleşik diğer yaşam alanlarının kalıcı kaybına neden
olacak.
Doğal yaşam ortamlarının büyük kaybı sonucunda nadir, hassas, göçmen
ve tehlike altındaki türlerin ekolojik bakımdan geçerli popülasyonları,
projenin tamamen revizasyonu doğrultusunda yerinde koruma yapılması
seçeneği tartışılmazsa, projenin etki alanı içinde yaşamlarına devam
edemeyecekler...
Proje tarafından tehdit edilen ve öncelikli etkilenecek canlı
türlerinden bazıları; gökkuzgun, kızıl akbaba, alaca yalıçapkını,
bataklık kırlangıcının yanı sıra; yarasa ve balık türleri ile Fırat
Kaplumbağası...
Latince adı adı “Rafetus euphraticus” olan ve “Rafet” olarak tanınan
yumuşak kabuklu Fırat kaplumbağası, Hasankeyf’in yaşatılması için
verilen bu uzun soluklu kampanyanın simgesi... Baraj yapılırsa, ne
yazık ki, onların da soyları tükenecek...
Ilısu Baraj Projesi’nin, havzadaki tüm bitki ve hayvanları yok
edeceğine, en verimli toprakların sular altında kalacağına, yerli
halkın istemedikleri yerleşim bölgelerine taşınmak zorunda kalacağına
inanmak istemiyor insan... Çünkü bölge, biyolojik çeşitlilik açısından
inanılmaz zengin bir doğa alanı... Bir yanda binlerce yıllık tarih,
diğer yanda benzersiz doğal alanlar...
Bu doğal alanların başını çeken Dicle havzasında yaşamını sürdüren kuş
türlerini görünce, bu çeşitlilik karşısında insanın adeta dili
tutuluyor.
Kayalardaki oyuklara yuvalanan onlarca kuş... Dürbünle bu hayatın
detaylarını görmek insanı gerçekten heyecanlandırıyor, yok olma
ihtimallerini düşünmekse üzüyor.
Bu eşsiz coğrafyada gelecek günlerin neler getireceğini düşünürken,
Dicle kıyısındaki Yolgeçen Hanı’na geliyoruz. Kocaman bir mağaranın
içinde iki katlı bir lokanta...
Yörenin halıları, kilimleri ve lambaları ile döşenmiş. Son derece
dekoratif... Şirin mi şirin... Dışarısı bir hayli sıcak ama içerisi
buz gibi bir bardak su içmişcesine ferahlatıyor insanın içini... Uzun
süre kalırsanız ürpertiyor bile... O yüzden dışarıda, Dicle kıyısında
çardaklar yapmışlar. Ayakkabılarınızı çıkararak birkaç merdiven
çıkıyor ve aynı lokantanın içi gibi kilimlerle döşeli çardaklara
arkanızı yaslayıp, Dicle’nin akışını seyrediyorsunuz... Bakır kaplarda
minik kepçeyle sunulan ayranı içerken içinizi tatlı bir huzur
kaplıyor. Üstelik, bu sessizlikte su sesi öylesine doğal ve
dinlendirici geliyor ki... “Hep burada kalsam...” dedirtiyor insana.
Öyle etkileyici...
İnsanları da iklimi gibi... Sıcacık... Tesadüfen kapısını çalıp, bir
bardak süt istemeye görün! Bir anda kendinizi içerde buluyorsunuz.
Önünüze fırından yeni çıkmış ekmeği ve o anda yapıverdiği ayranı,
peynirle sunduktan sonra yedeklemeyi de ihmal etmiyor. Tarlasını
ekiyor, tokgözlü... İstedikleri tek şey var: Hasankeyf’in olduğu gibi
kalması...
Ilıca Barajı’nın yok edeceği canlılar
- Fırat Kaplumbağası: Sadece Fırat ve Dicle nehirlerinde yaşamını
ürdüren Yumuşak Kabuklu Fırat Kaplumbağası Türkiye, Irak, İran ve
Suriye’de yaşamını devam ettirebilen bir tür.
- Çöl Varanı: Cizre etrafındaki nehir kıyısındaki alanlarda üreyen tür
bölgedeki en büyük kertenkele.
- Tavşancıl: Hasankeyf ve Güçlükonak’ta üreyen büyük bir yırtıcı kuş.
- Küçük Akbaba: Yuvalarını kayalıkları oyuklarına yapan, kama şeklinde
kuyruğu olan sivri kafalı bir tür.
- Kızıl akbaba: Dicle vadisinde bulunan ve hala üremekte olan tek
kızıl akbaba kolonisi.
- Küçük Kerkenez: Küçük bir yırtıcı kuş türü.
- Bataklık Kırlangıcı: Kışı Afrika’da geçiren bir tür göçmen kuş.
- Büyük Kızkuşu: Güney Asya kökenli, Türkiye’de sadece Cizre’de
yaşayan büyük bir kıyı kuşu.
- Alaca Yalıçapkını: Boyu 25 cm’ye varan büyükçe bir tür kuş.
- Gökkuzgun: Küçük, karga boyutunda ince yapılı bir kuş.
- Küçük Sağan: Kırlangıç gibi kısa kuyruğu olan, küçük boylu bir tür
kuş.
- Kocagöz: Açık kahverenkli, ürkek bir tür kuş.
Vatan gazetesi
26 mayıs 2008